Keşşir Ne Demek?
Bir köy var, uzaklarda ama bir o kadar da yakın. Doğanın seslerini duymanın kolay olduğu, zamanın yavaş aktığı bir yer. Orada yaşayan insanların hayatı, bir kelimeyle, “keşşir” ile değişti. İki farklı dünya vardı burada: Biri, çözüm odaklı, mantıklı, stratejik; diğeri ise empatik, ilişkisel, insan odaklı. Peki, keşşir ne demekti ve bu kelimenin yaşamlarına nasıl dokundu?
Keşşir’in Peşinden
Mehmet, bir sabah kahvesini içerken düşündü. Ne zaman bir sorun olsa, aklına hep çözüm odaklı bir yaklaşım gelirdi. Her şeyin bir yolu vardı, bir çözümü. İnsanlar, karşılaştıkları zorluklarda bazen çaresiz hissetse de, Mehmet’in gözünde her şeyin bir mantığı vardı. Çalışmalarına devam ederken, köyün en yaşlı kadını olan Zeynep Nine, sabah erken saatlerde kapısını çalmıştı. Elinde, yazdan kalma bir çilek kavanozu vardı.
“Mehmet, bak, sana bir şey getirdim,” dedi Zeynep Nine, gülümseyerek. “Ama bir derdim de var. Bir türlü o gençlere ne dediğimi anlamıyorlar.”
Mehmet, hemen çözüm önerileriyle Zeynep Nine’in karşısında belirdi. “Zeynep Nine, sakin ol. İşleri onlara net bir şekilde anlatmalısın. Eğer daha somut bir dil kullanırsan, seni daha iyi anlarlar.”
Zeynep Nine gülümsedi ama gözlerinde bir hüzün vardı. “Biliyorum, Mehmet. Ama işin duygusal boyutunu unuttum. Belki de onlara sadece çözüm değil, biraz da empati göstermek gerek.”
Empati ve Keşşir
Zeynep Nine, Mehmet’in mantıklı yaklaşımını takdir etse de, içinden bir şeyler eksikti. O an, köyün en genç öğretmeni Elif aklına geldi. Elif, işini severek yapan, insanlara dokunabilen biri olarak tanınırdı. Bir gün, Zeynep Nine ve Elif karşılaştılar. Zeynep Nine, Elif’e olan hayranlığını hiç gizlemeden yaklaşarak, “Sana bir sorum var,” dedi. “Bir kelime var, ‘keşşir’. Ne anlama geliyor? Ben sadece bu kelimeyi duyduğumda, bir şeylerin yanlış gittiğini hissediyorum. Ama tam olarak ne olduğunu bilemiyorum.”
Elif, başını eğerek düşündü. “Keşşir, aslında bu köyün en önemli kelimelerinden biridir. Zeynep Nine, ‘keşşir’ demek, insanların bazen çözüm aramaktan çok, birbirini anlaması gerektiği anlamına gelir. ‘Keşşir’… yani derin bir empatiyle, duyguları paylaşmak ve birinin yanında olmak.”
Zeynep Nine, uzun bir süre sessiz kaldı. Sonra, “Yani, çözüm odaklı değil, empatik bir yaklaşım?” diye sordu.
Elif gülümsedi. “Evet, işte tam olarak öyle. Keşşir, insanları dinlemeyi, anlamayı ve hissettiklerini paylaşmayı ifade eder. Yani, bir problemi çözmek değil, o problemi yaşayanın yanında olmak. Bir kelime, bir duygu, bir anlayış… Keşşir demek, insan olmak demek.”
Keşşir’in Gücü
O günden sonra, Zeynep Nine, köydeki insanlarla daha farklı bir bağ kurmaya başladı. Elif’in önerisiyle, bazen çözüm bulmaya çalışmak yerine, insanların hislerine kulak vermeyi tercih etti. Herkesin kendini daha iyi hissettiğini, daha huzurlu bir ortamın oluştuğunu fark etti. Keşşir, aslında çözümden daha fazlasıydı. Bir kelime, köydeki her bireyi daha yakın, daha insancıl yaptı.
Mehmet de zamanla fark etti. İnsanların sadece çözüm arayışı değil, bazen biraz empati ve destek aradığını kavradı. Zeynep Nine ve Elif’in bakış açılarından biraz daha faydalanmaya başladı. Keşşir, sadece bir kelime değil, bir yaşam biçimi oldu.
Sonuç
Keşşir, köydeki insanların birbirini anlamasına, empatiyle yaklaşmasına ve zor zamanlarda birbirine destek olmasına olanak tanıyan bir kelime oldu. Herkes kendi dünyasında çözüm arayabilirdi; fakat bazen, sadece birini dinlemek ve yanında olmak, dünyaları değiştirebilir. Keşşir, kelime olmaktan öte, bir yaşam felsefesiydi.
Sizce keşşir, hayatımızda nasıl bir değişim yaratabilir? Belki de birini dinlemek, yalnızca çözüm aramaktan daha önemli bir adım olabilir. Keşşir, sizce hangi durumda daha çok ihtiyaç duyduğumuz bir kelime? Düşüncelerinizi paylaşmak isterseniz, yorumlarda buluşalım.